İstanbul'daki tarihi Kapalıçarşı'da çırak olarak başladığı sadekarlık yolculuğunu, Düzce'nin Gölyaka ilçesinde sürdüren Hasan İlker Dalkılıç, 250 yıllık ata yadigarı bir tezgahta bu nadir zanaatı geleceğe taşımayı hedefliyor. 51 yaşındaki Dalkılıç, Sultanahmet'te mübaşir olarak çalışan babasıyla birlikte Kapalıçarşı'yı ziyaretleri sırasında sadekarların ince işçiliğine hayran kalmış ve bu mesleği öğrenme kararı almıştır. Yıllarca İstanbul'da bu zanaatı icra eden Dalkılıç, şehir hayatından uzaklaşmak için dört yıl önce eşinin memleketi Düzce'ye taşınmış ve burada kendi atölyesini kurmuştur.
250 Yıllık Bir Miras
Dalkılıç, ustasından miras kalan 250 yıllık meşe ağacından yapılmış tezgahını da yanına alarak Gölyaka'ya taşımıştır. Bu dayanıklı tezgah, nesillerdir sadekarlık işlerinde kullanılmış ve yüksek ateşe ve çürümeye karşı dirençli yapısıyla dikkat çekmektedir. Tezgah üzerinde, dana derisinden yapılmış "derek" adı verilen bir toz tutucu da bulunmaktadır. Dalkılıç, bu tarihi tezgahta altın, gümüş, bakır ve platin gibi değerli metallerden kolye, bileklik, yüzük, küpe ve halhal gibi yaklaşık 50 çeşit aksesuar üretmektedir. Sadekarlığın inceliklerini vurgulayan Dalkılıç, bu mesleğin usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen, kalemkarlık, mıhlama, kaynak gibi ince teknikleri gerektiren bir zanaat olduğunu belirtiyor. Her bir parçanın mikron hassasiyetinde işlendiği bu incelikli işlerde dikkat ve özveri olmazsa olmazdır. Dalkılıç, mesleğini sadece bir iş olarak değil, aynı zamanda bir sanat olarak görüyor ve bu sanatı yaşatmak için büyük bir çaba sarf ediyor.
Geleceğe Umut Aşılamak
Yıllarca Kapalıçarşı'nın deneyimini edinmiş olan Dalkılıç, bu tecrübesini gelecek nesillere aktarmak için büyük bir istek duymaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 50 çırak ve kalfa yetiştirmiş olmasına rağmen, günümüzde çırak bulmanın zorluğundan dolayı sadekarlığın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, Düzce'deki atölyesinde 250 yıllık tezgahta en az 50 kişiyi daha yetiştirmeyi ve bu nadir zanaatı yaşatmayı hedefliyor. Halk eğitim merkezleri ve mesleki liselerle iş birliği yaparak gençlere sadekarlığı öğretmeyi planlıyor. Bu sayede, bu değerli zanaatın gelecek nesiller tarafından da sürdürülmesini sağlamayı amaçlıyor.
Bir Zanaatın Hikayesi
Hasan İlker Dalkılıç'ın hikayesi, sadece bir sadekarın öyküsü değil, aynı zamanda geleneksel bir zanaatın İstanbul'dan Düzce'ye uzanan yolculuğudur. Bu yolculuk, sadece bir mesleğin değil, aynı zamanda bir mirasın geleceğe taşınmasının öyküsüdür. Dalkılıç'ın azmi ve özverisi, bu nadir zanaatı unutturmamak için verilen mücadelenin sembolüdür. Onun çabaları, sadece kendi geleceğini değil, aynı zamanda Kapalıçarşı'nın ve Türkiye'nin kültürel mirasının geleceğini de güvence altına almaya yöneliktir.